Siyah gövdeli kırmızı meyveli çalının dallarıyla dekorasyon fikri güzel bir öneriydi ama uzadı uzadı ta nerelere kadar gitti..
Tatlı dostum sarı kızım..sen dedin ki;''O kırmızı meyveli çalıdan dallar kopar da evini süsle''...
Her gün önlerinden geçiyorum bunların ama artık bunu yapacak kadar bile aklım kalmadı desem yalan olmaz..dün eve girmeden önce aklıma geldi,bir kaç dal koparıp evi süslemek için çalılara yaklaştığımda daha evvel fark etmediğim bir şeyle karşılaştım..
Çalıların gövdelerinde kahverengi bir şeyler vardı..salyangoza benziyordu ama salyangoz değildi..
Mantar türü olsa gerek diye düşündüm,daha önce hiç görmedim ve dikkatimi çekti ve hoşuma gitti sonra bu mantarın dallara nasıl yapıştığını görünce içim bir garip oldu..
-Ya Sevgi..dedim kendi kendime..
-Çalıların bile dostu var bak,bir tek sen kaldın bir başına..
(garipliğin dip noktasındaydım belli ki :)))
Yere düşünce iç kısmının boş olduğunu gördüm..Ceviz kabuğuna benziyordu..yağmurdan dolayı da epey ıslanmıştı..parlıyordu gövdesi..
Kırmızı meyveli dallardan yoğun dikenlerine rağmen bir kaç adet kopardım eve getirdim..
Bir çay bardağı alıp dalları yerleştirdim..
Evet sarı kızım,haklıydın..
Evde çok güzel göründü bu kırmızı meyveler..dikenli dallarına rağmen güzel göründüler..
Demir döküm olan soba görünümlü mumluğumu yaktım ve küçük çay bardağını yanına koydum..mum yakmayı unutmadım..
Sobam yıla8lr evvel bir Yunan adasından alındı,hatırası vardı..sobaları çok severim..içimi ısıtır görsel olarak da yalnız olmadığımı hissettirir..
Bu görüntü karşısında eski evimde olan odun sobam için yazdığım şiiri hatırladım..
Sobam
Şiir yazma hüzün popüler değil dediler.
Ikibinli yıllar hüzün kaldırmaz dediler.
Kaldıramaz senin nar ağacını
Onun üzerindeki kuşları
Dalları arasından doğan güneşini
Kaldıramaz bu yıllar dediler..
Daha güzel olmak için haykıran dünyaya
-Ben çok çirkin oldum diyemezsin
Kalbimin dibine küller çöktü de
Rüzgar üfledi odam is koktu diyemezsin
Yanan ateşin alevleri günlerimi yaktı
O küllerin içinde o demir sobanın göbeğinde
Umutlarım vardı.
Camından alevleri izlerdim.
Kalbimin dumanına karışırken dumanı.
Isınıyordu yüreğimin elleri
Oysa..
Sıcak bir yanı kalmamıştı hayatın
Sobanın gövdesinden başka yoktu sıcaklığım.
Ve gittim..
Sobamın küllerini dahi temizlemeden gittim.
Gittim ve geriye kaldı hüznüm
Ve nar ağacım
Ve sobamın külleri
Ve üç yavrusunu bir gecede kaybetmiş kedim.
Ve yeri çimento rengine boyadığım merdivenim ve kireçli duvarlarım
Hepsini hepsini bir Kasım gakşamı
Maziye teslim ettim.
Oysa bilemedi anlayamadı dünya..
Sobam kadar
Kedim kadar
Kimse canımın yanışına ortak olmadı
Yanmadı
Anlamadı
Alevlerin bile dile geldiği,doğrudur..
Zikretmeyen hiç bir şey yok bu dünyada..
Dolayısıyla halimize şahit olmayan bir şey de yok..
SubhanAllah..
Canımsın canım😍😍 bak nede güzel olmuşlar...
YanıtlaSilne demek dostum yok tek basıma kaldım, mesafeler olsa bile bu bizim dostluğumuza engel değil.. seviliyorsun...♥️
Güzelsin ve her zaman bir şekilde hayatıma renk katıyorsun!😍😍
SilBu kırmızı meyveli çalı ile dekorasyon fikri müthiş.Yakışmış çok😊Sobaya bayıldım,ben de sobaları severim çocukluğumu hatırlatır.
YanıtlaSilYazınız çok güzel emeginize sağlık ve fotoğrafları da beğendim ayrıca 😊
Sevgiler...
Çok teşekkür ederim herkes sobaların sıcaklığını seviyor gördüğüm kadarıyla :)
SilBir gece de gitmeleri bilirim. Hoş, herkes kendi küllerinin Simurg'u bu dünyada. Sahi hüzün mü sana böyle güzel yazdıran? Ama yalnızım deme, Allah'ın gücüne gider sonra.
YanıtlaSilBunu okumamışsındır. Bu da benim gitmelerim. Eski bir yazı, her yıl dönümü blog da paylaşırım diyordum. Olmadı.
Allah'ın gücüne gidebileceğini biliyorum o anlamda bir yalnızlık değil ama bu yalnızlık daha çok hüzün nasıl desem,renksiz ve sessiz yanımın baskın gelmesi gibi bişey.
SilBahsettiğin yazıyı okumadım hayır link bırakabilirsen seve seve okumak sisterim.
E, ben link bıraktım sandım :(
SilIpad de link bulamadım. 17 Ağustos 2011 tarihli yazı idi :)
SilMalesef göremedim :(
Sil"Hüzün deli dalgalar gibi gelir,gönlümün kıyısına vurur" diyor şarkıda. Yalnız hissetmenin hüznü de başkadır. Belli ki yalnızlığın gurbet yalnızlığı. Ancak şükür ki ilaçların da var. Yavruların,eşin,meşguliyetlerin,bizler...Yaşanacaklar bir şekilde yaşanıyor.Hem bak zorluklarınızı bir hayli aşmışsınız. Gelecek günler daha da güzel olacaktır. Onun için bu kadar üzülmemeye çalış. Yeter ki Rabbim sağlık ve huzur versin.
YanıtlaSilNankörlük bile vardır bu halimde asla inkar etmiyorum sadece insan uzun zaman kendisiyle konuşunca başka bir ses de duymak ister..evet ilaçlarım var ailem siz..ve daha nice varlıklar..Allah'ahamdolsun.
SilSobaya Bittim. Fotoğraflar aynı yazın gibi seni yansıttığı o kadar aşikar ki :) Sen hep yaz :)
YanıtlaSilTatlı Mayıs!..çok teşekkür ederim can.
SilYalniz degilsin sadece oyle zannediyorsun...
YanıtlaSilZaten sen tek basina bir issiz adada bile kalsan asla yalniz olamazsin zira bu kadar duygu yogunlugu yasayan ve yasidiklarini bu kadar net ifade edebilen bir kisi asla yalniz degildir sen basinayken bile bir ordu gibisin;))
Bir cok gonulde yer etmis bir yerin var senin sadece cok sık biraraya gelemiyor olabilirsin ama bu seni yalniz yapmaz sadece birlikte vakit gecirme imkanina sahip olmadigini gosterir.
Unutma sana bir tik uzakliktayim...
Bu arada resimlere sobana siirine dekoruna hepsine ayrica bayildim gozlerine ellerine saglik
Kardeşim bu yorum spam bölümüne gitmiş yeni gördüm bağışla.
SilCanımsın kardeşim dert ortağım umut ışığım güldürenim Allah razı olsun varlığına bin şükür canım.
O mumluğa bayıldım,bayıldım.
YanıtlaSilŞiiri çok sevdim.
Hepimiz burada, seninleyiz, sakın unutma. Fiilen yanında olamasak da yalnız değilsin 😘
Ço kseviyorum o sobamı Handan döküm olduğum için de mum sıcaklığıyla üzerine koyduğum kahvemi sıcak tutabiliyorum :)
SilTeşekkür ederim arkadaşım iyi ki varsın.