Ev Değil Köydür Taşınan & Hamalın İpi


Ayaklarımın şiştiğini,sabah uyandığımda kollarımın uyuştuğunu,gün içinde her iki ayağımda da kramp/uyuşma karışımı bir hal de meydana gelindiğini görünce az daha paniğe kapılıyordum..

Yorgunluktan mıdır yoksa her hangi bir vitaminin eksikliğinden midir veya daha ciddi bir şey midir bilemedim..

Gözlerimde de fark edilir boyutta bir değişim söz konusu..azıcık dinlenince geçen türden.

Bu Perşembe taşınma var..çocuk odasında 28 balkonda da 3 adet yani toplamda şu ana dek tamı tamına 31 adet koliyi eşya ile doldurmuşum..balkonda duranlar ise ayakkabılarımız..ve henüz mutfağı boşaltmadım.

Bu nasıl bir aşırılıktır bu nasıl bir israftır anlamış değilim,bu kadar mı abartılı yaşıyoruz yoksa herkes öyle mi?

Evet biz 5 kişilik bir aileyiz yazı var kışı var yağmurlu havaya sıcak havaya soğuk havaya özel günlere uygun ayakkabılarımız mevcut ama bu kadarı da bana fazla geldi sanki..

İki abiye kıyafetim var her özel günde onlardan birini giyerim her ikisine de uygun iki adet topuklu ayakkabım var yine de çok fazla mı acaba diye düşünüyorum..nasıl hesabını vereceğiz bunca eşyanın.

Sahip olunan eşyalar ile ilgili bir kıssa işitmiştim yıllar evvel aşağıda yerini aldı lütfen okuyun:



HAMALIN İPİ



Zengin varlıklı bir adam ölümden çok korkuyor ve mezarda bir kefenle nasıl yalnız yatacağım diye endişe ediyor ve ölünce mutlaka yanında birisinin olmasını istiyormuş. Ben ibadetten çok yoksunum hep dünyaya çalıştım diye düşünüyormuş.


Bir gün çocuklarına ve aile yakınlarını çağırarak konuyu onlara anlatıyor, “ ben ölünce bir gece benimle beraber mezarda kalacak birisini bulun. Kabirden çok korkuyorum” demiş.


Yakınları aramışlar taramışlar, ama bir türlü bir gece babaları ile mezada kalacak birisini bulamamışlar. Bir gün bir tanıdık gelmiş:


“ benim tanıdığım bir hamal var, durumu çok iyi değil her halde o kalır”
demiş.


Adamı bulmuşlar zengin adamın huzuruna çıkarmışlar, adam hamala,” ben ölünce bir gece benimle kalırsan sana malımı mülkümü vereceğim. Bunun içinde seninle sözleşme yapmamız lazım” demiş.



Hamal, “ zaten bitmişim ola ki mezarda ölürsem zaten bir şeyim yok. Ölmezsem hayatımı devam ettirecek bir mala sahip olurum” diyerek teklifi kabul edip sözleşmeyi imzalıyor.


Bir gün rahatsızlaşan zengin adam ölüyor. Hamalı buluyorlar ve soruyorlar:

“ yapılan sözleşmeye sadık mısın yoksa vaz mı geçtin” diyorlar.


Hamal, “ vaz geçmedim sözümde duruyorum” demiş.
 

Adamı hamalla birlikte kabre koyup mezarı kapatıyorlar.


Dışarıda yakınları ne olacak diye beklerken, kira men katibin melekleri sorguya geliyorlar. “Ölü bizim de şu canlı kim” diye sormuşlar. Kendi aralarında demişler ki, “ ölü zaten bizim önce şu canlıyı sorgulayalım” diyorlar.


Hamal kazancı olan iple mezara girdiği için meleklerin dikkatini hamallık yaptığı ip çekiyor. Başka bir şeyi olmayınca bu ipin hesabını soruyorlar.


Hamala ip suali bir saatten fazla devam ediyor. Sonra araya bir mola veriliyor. Hamal bu molayı fırsat bilip mezardan dışarıya kendisini atıyor.



Zenginin yakınları merakla hamala soruyorlar, “ ne oldu da kaçtın” diye.



Hamal, “ aman Allah'ım ben bir saatte hamallık ipi nasıl kazandığımın hesabını veremedim. Allah sizin yakınınıza yardım etsin. Ben ne mal isterim ne de mülk, bana sadece ipim yeter” diyor.


Okudunuz mu bilmiyorum ama inanılmaz bir kıssadır bu her seferinde de etkisinden kaçamıyorum..
Eskiden bu kadar çok isteklerimiz de yok gibiydi değil mi?





İnsanlar taşınacakken hani eski filmlerde görürüz ya bazen yanlarına 2 döşek bir kaç kap kaçak bir tane buğday süpürgesi 2-3 sandık ve bir kaç bohça ile taşınırlardı kolayca bir at arabasına veya bir kağnıya sığacak kadardı sahip oldukları eşyalar ama şimdi öyle mi,görünürde bir ev taşınacak ama sanırsın ki bir köy taşınıyor ..
Çok enteresan bir durum içindeyiz kaldı ki ben olabildiğince az eşya alırım ama görünen o ki onlar bile düşündüğüm gibi az miktarda değil..

Ya biz eski insanlara göre daha çok yönlüyüz daha çok yeteneğe sahibiz veya ilgi alanlarımız daha fazla ya da isteklerimizi frenlemeyi kısıtlamayı bilmiyoruz..

Çok daha yetenekli olduğumuza ben inanmıyorum laf aramızda,elimizdeki telefonlar üretkenliğimize de darbe üstüne darbeler vurmadı mı zaten?..belki de bana öyle oldu eskisi gibi kullanmasam da eski gibi üretken ve hobilerimle ilgilenen biri değilim artık..

Siz nasılsınız?
Var mı bu anlamda bi ortak derdimiz :)




Kiremithanem
Kiremithanem

”Bu Dünyada Çiçeklere Bakmak İçin Cehennemin Çatısında Yürüyoruz,Haydi Gelin,Çatıya Çıkalım!”

23 yorum:

  1. Olmaz mı. Her gün yeni şeyler istiyoruz. İhtiyaç veya değil bulunsun diye de alıyoruz. Bir ipliğin bile hesabını veremiyoruz iken bu kadar şeyin hesabını nasıl vereceğiz. Boşuna dememişler. Dünya malı dünyada kalır diye.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İleride lazım olur bulunsun diye aldığım hiç bir şey yok buna rağmen sahip olduğumuz eşyanın miktarı çok fazla gözümde.
      Rabbim hesabımızı kolaylaştırsın.

      Sil
  2. Elbette düşünülür o konular ama bana gelene kadar saraylarda yaşayıp yetim hakkı yiyenlerin hesabını nasıl vereceklerini düşünüyorum. Bak yine sinir çıktı tepeme :) Bu konu beni öfkelendiriyor hem de bir hayli.

    Kendi hesabımızdan mesul değiliz ki sadece. Görüp de "elimden ne gelir" dediklerimiz de bize yüklü. Hamalın ipi benim de sevdiğim bir kıssaydı eskiden. Şimdilerde çok anlam ifade etmiyor korkarım. Ama güzel ve içten bir paylaşım, eline sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öfkelenme sevgili Mai..
      Onlar düşünsün diyorum ve hatta kolaylıklar dahi diliyorum zira bu dünyada bir çok şey kolay ama ötesi ne denli kolay olacak bilemiyorum Allahu alem..
      Bizdeki eşyanın çoğu çocukların aslında ki yine yine söylemeden geçemeyeceğim ki ''çok fazla''.
      Teşekkür ederim.

      Sil
  3. Kolay gelsin ve geçmiş olsun. Dikkat et kendine.
    Eşyalarımız fazla malesef. Bazen pek çok şeyi atasım geliyor. Az eşya daha mutluluk. Sondaki yazıyı önceden biliyordum, düşünmek gerek gerçekten.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim DUygucum evet o his beni de sardı atasım geldi bir çok şeyi ben bunlarla ne diye bu kadar uğraşıyorum ki akıl işi değil bu söylendiğim de oldu ama eşyaların çoğu bana ait değil ki,atamıyorum bu yüzden :(

      Sil
  4. Olmaz mı? Ben de güya az alışveriş yaparım ama yazlık-kışlık kaldırma esnasında bile şok geçiriyorum; bunca çul-çaputu neden edinmişim diye.
    Taşınmanın sevdiğim tek yanı; normal şartlarda asla atamayacağın şeyleri bir çırpıda atabilmek. Çok sadeleştiriyor evi sanki.
    Telefonlar ve sosyal medya sonrası ne sekisi gibi okuyabiliyorum ne de yazabiliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu müstakil evden taşınmamda büyük rol oynayan yazlık-kışlık merasimiydi desem yalan konuşmuş olmam..evin arsası 300 metrekare ama içine inşa edilen yapı taş çatlasın 60 metrekare..bizde de 3 çocuk var..
      Tavan arasına valizler içine kaldırılan bu yazlık-kışlık giysiler yüzünden öyle bir gerilmiştim ki en son canıma tak etti diyebilirim.
      Telefon ve sosyal medya kullanımı umduğumdan çok zararlı daha da dikkatli olmalıyız.
      Sevgiler :)

      Sil
  5. Kıssa çok hoşuma gitti, radyo için senden aldığımı söyleyip seslendirebilirim :))
    Eşya konusu gerçekten çok can sıkıcı. Çalışırken üstümüze başımıza epey yatırım yapmışız, arkadaşlarla konuştuğumuzda ortak paydamız olduğunu anlıyoruz. Ancak ben de Ege bölgesine geldiğimden beri fazla taşınma yaşadım ve minimal yaşam için adım atmaya başladım. Elime ne geçerse dağıtıyorum. Dediğin gibi tek kişiysen 2 tabak, bir tencere, bir servis kabı yeter. Eskiden aldığımız 12 kişilik yemek takımları, onun yanında gelen salata, çorba ve bilumum borcam kapları çok gereksiz geliyor bana. Bir de hediyelik gelen minik eşyalar var. Artık çevremdeki herkese söylüyorum bana lütfen minicik kırılacak, yer kaplayacak, toz tutacak objeler almayın, kitap alın kolonya alın ya da o gün beraber yiyeceğimiz herhangi bir şey alın çok daha iyi olur diye uyarıda bulunuyorum. Evi yarıdan fazla boşalttım diyebilirim. Ah bir de tiny house gibi bir yere geçersem sen seyreyle minimalliğimi :)))
    Sana da kolay gelsin canım yerleşmede. <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıllar evvel duyup etkilendiğim bir kıssadır ve hala etkisi altındayım,radyoda seslendirmen beni mutlu eder,neden olmasın :)

      Sadelik,imandandır diye buyurmuş canım peygamberim (s.a.s) ama biz bunu dikkate almadık,bunu da dikkate almadık şu anda evin duvarları da dolapları da boş ve inanılmaz bir rahatlık hissediyorum..
      Son ana dek bir tek tül perdeyi tutyorum mahremiyetten dolayı keşke daha az eşya ile yetinebilsek ama her pano her tabela ''al'' ''al'' diye haykırıyor resmen..

      O yemek takımları bende hiç olmadı çok şükür hele biblo vs hiç tarzım olmadığı için kullanmıyorum ama başka şeyler var işte ne bileyim hep bişeyler var..
      Huzur ve sukünet diliyorum ve biliyorum ki bunlar daha az şeye sahip olmakla da mümkün :)

      Hayallerinizin sizi şaşırtacak şekilde gerçeğe dönüşmesini diliyorum sevgiler :)

      Sil
  6. kolay gelsin sana :) insanın tüm yaşamı bir valize sığabilmeli :) en sevdiği eşyaları bile vermeli insan :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mükemmel bir hafiflik olurdu o zaman ama ne mümkün :)

      Sil
  7. Hikayeyi biliyorum. Babam severdi bu hikayeyi yeri geldikçe anlatır.
    Geçenlerde tatil valizi yaparken sadece bir sırt çantası dolusu kişisel bakım ürünü vardı yanımızda. Biz de işte iki ebeveyn bir bebek yani kalabalık da değiliz. Gittikçe daha da çok tüketen bir toplum oluyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle canım gitgide ihtiyaç dediklerimiz yaşam alanımızı daraltır oldu.

      Sil
  8. Maalesef gösterişi sevdiğimiz için sadeleşemiyoruz. :) çok geçmiş olsun umarım en kısa zaman da toparlamışsınızdır. Bol bol vitamin alın su içme oranınızıda gözlemleyin bazen susuzluk hissetmediğimiz için su içmeyi unutuyoruz . Umarım işleriniz bitmiştir ve sağlığınız düzelmiştir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadeleşmek imandandır oysa.unuttuk ve hatta bilemedik öğrenemedik.
      İyi dilek ve tavsiyeniz için teşekkür ederim.

      Sil
  9. Hamalın ipini okumuştum ve çok etkilemişti beni.

    YanıtlaSil
  10. Aynı döneme gelmiş taşınmamız, ancak görebildim yazını, umarım şuan iyisindir ve dinlenmişsindir, benimki de aynen dediğin gibiydi ev değil köy taşıdım resmen, hobilerim 8,10 kutu doldurmuştur en az ama hiçbirini atamam vazgeçilmezim onlar, ve deli gibi alış veriş yapmışım hangi ruh hali ile aldığımın belli olmadığı parçalar var asla giymeyeceğim şeyler taş olayım ben dedim toplamakla bitmedi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet o dönem aynı durum sizde de vardı,dilerim ki daha huzurlusunuzdur dilerim ki herkes aradığı ihtiyacı olan huzuru tam anlamıyla olmasa da yakalar..
      Bende çoğunlukla dekor objeleri mevcut,vazolar mumluklar çerçeveler vs..çok eşyam yok aslında iddiamın da ne kadar yersiz olduğu ortaya çıkmış oldu bu taşınma esnasında :)

      Sil
  11. Sizin bu yazınızla eşzamanlı olarak bizde de taşınma telaşı vardı. Biz taşındık geldik ve artık Eskişehir'deyiz. Sizde durumlar nasıl?

    Maalesef dediğiniz gibi her yerimiz gerekli - gereksiz eşyalarla dolu. Paylaştığınız kıssayı daha önce okumuştum, çok mânidar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eskişehirin çok güzel bir şehir olduğunu duymuştum umuyorum ki huzurlu ve güzel geçiyordur yeni evdeki hayatınız,bu ev daha huzurlu hissettiriyor müstakil evi aratmıyor diyebilirim..

      İlk fırsatta paylaşımlarınızı da okumak için sizi ziyarete geleceğim.
      Saygılarımla.

      Sil
  12. Halam jandarma eşi olduğu için çok sık taşınırmış. Evdeki masayı ters çevirip içine döşekleri falan koyup kap kacak azıcık eşyaları ile giderlermiş. Cidden özeniyorum o hafifliğe . Bir senede iki taşınma yaşayıp torbalarca eşya verdiğim halde hâlâ çok şey var. Kendiminkileri azaltıyorum da diğerlerin ikna edebildiğimi söyleyemeyeceğim. Ama rest çektim. Yerli yerine yerleşenler kalacak ama onlara yer bulacağım diye evde bize yer kalmazsa gidici her şey. Son iki dolap aldım, onlara her şey sığdı sığdı :D

    YanıtlaSil

Yorumunuz en kısa sürede sevgi ve alaka ile cevaplandırılacaktır.
Yorum yaptığınız için teşekkür ederim.