Kimsin?

 

Sayısız sözler okumuş biri olarak aklımda belki de bu kadar kısacık olduğu için kalan ve unutamadığım söz.

Yıllar evvel bir Cumartesi gecesi henüz Taksim meydanın olabildiğince canlı hareketli,İstiklalde ve ara sokaklarda her tür insan tipi ve türünün gezdiği zamanlardaydı..

Caddede yürüyoruz,hafta boyunca akşamlara kadar çalışmış haftasonunu biraz eğlenmek için dört gözle beklemiş,keyifle hazırlanıp çıkmışız..

Kalabalığın içinde kendi dünyasında kendi evreninde bize doğru yaklaşan cinsiyeti belirsiz ama ağırlıklı olarak kendini kadına benzetmek için epey çaba sarfettiği belli olan biri yaklaşıyor..

Kafasında uzun peruk saçlar,sapsarı.

Ayağında kısa mı kısa bir etek..yüzü yere dönük ama gözler öne dikilmiş,karşıya içindeki duygunun belirsizliği içinde donuk donuk bakıyordu.

Bize yaklaşırken yanından geçen birisi mırıldanarak ona bir şeyler söyledi..

Sesinin derinliğini hatırlıyorum hala..

-Kimsin?..dedi.

Kimsin..

Bu söz öylesine çıktı ağzından belki ama benim aklımdan yıllardır çıkmadı..

Kimsin..

Bir laf atana baktım bir de bu soruyu sorana..ne kadar haklıydı ne kadar içli bir söz söylemişti aslında..hala bu güne dek gündemden düşmeyen ve düşmeyecek olan bir söz.

Kimsin..

Kimsin..

İnsanın sorabileceği en büyük sorulardan biri niteliğinde bir söz değil mi bu aslında?..

Ta günümüze kadar geldi ve uzunca bir zaman bizimle yol alacak gibi,tüm insanlığın olmasa da büyük bir kitlenin derdi ve kaygısı olacak gibi..

Sıradan insanların bilim insanlarının sinir bilimcilirenin,psikologların ana konusu hatta..

Kimsin..

Sorulması kolay cevabı ömür harcatan türden..yaşam boyunca yüzyüze gelinen belki de tek gerçek gibi..

Düşün işte.

Cevaplanabilir mi kolayca bu soru sence..