Bu Hafta Tutukluk Önplanda


Her gün bilgisayarın başına geçip de,bloğuna uğrayıp takip ettiğim canım blog komşularımın yazılarını okuma listemden okuyup da hiç bir şey yapmadan gidişime ne diyeceğimi gerçekten bilemiyorum.
Aklımda bir çok fikir olmasına rağmen notlarını dahi tutmuş olmama rağmen bir gevşeklik bir tembelliktir devam ediyor bir de şöyle bir şey varki ne zaman birilerine bir şey hakkında bir şeyler anlatmaya kalksam can kulağı ile dinlediğini görebiliyorum oysa buraya gelip bir konuyu yazmak istediğimde ne akıcılık bakımından ne de ifade bakımından tam olarak kendim olamıyorum bununla beraber çok fazla ciddi biriymiş gibi bir izlenim bıraktığımı düşünüyorum ki;ben öyle biri de olduğumu düşünmüyorum,anlatıcam.
Çocuklarımla özellikle çeşit çeşit şaklabanlıkalr yapan onlarla dans figürleri eşliğinde şakalaşarak kıkır kıkır gülmelerine sebep olan benim ancak buraya geldiğim zaman nasıl bir tutulma yaşıyorsam artık tam olarak doğallığımı ortaya dökemiyorum.
Kendim olamamakla birlikte yapabileceğim bir dünya şey var iken hiç bir şey yapmadan bilgisayarı kapatıyorum genelde.
Örneğin bu hafta beni sizlere tasarladığım bana göre çok güzel altın görünümlü kalpler serisi yayına bir türlü giremedi,kalpleri kim ne yapar ki diyerek bu isteği bir güzel söndürüverdim ardından kış mevsimi için bilgisayarlarımızın masaüstünü süsleyecek bir kaç adet masaüstü görselleri(duvar kağıtları) tasarladım,onları da bırak paylaşmayı yayınabile almayı göze alamadan bilgisayarın off tuşuna basıp gittim..
Oooffff ki ne of,sonrasında kolayca yapılabilen kumaş tokaları paylaşayım dedim,bir kaç fotoğrafını da çektim ama gel gör ki o fotoğraflar da hafıza kartının dışına çıkamadılar ek olarak Uçurtma avcısı kitabını da büyük bir hevesle almama rağmen henüz yarısına gelmiş bulunuyorum.
Neden?
Havalardan mıdır bilemedim,son zamanlarda tanıdığım herkesi ama herkesi kırıp geçiren virüsten midir onu da bilemedim,ailece bu virüs ile epey uğraştık,öyle bir şey ki insan bırak yemek yapmayı yemekle ilgili de hiç bir şey görmek istemiyor,üç hafta boyunca yemekle ilgili ciddi sıkıntılarım oldu..
Rabbim herkese afiyet ve şifa versin,sağlık gibisi yok ama sağlıklı bir insanın da durağan oluşu dert değil sıkıntı değil de nedir?..
Elimdeki battaniyenin motifleri yavaş yavaş ilerliyor,örülüyor ama sanki bir şeyler eksik hayatımdan..
Eksiklik de sayılmaz,durgunluk daha doğru bir tabir olabilir.
Havalardan bahsetmedim,biraz da havalardan bahsetmek istiyorum..
Bir çok ülkede kar gördüm,bizim buralarda henüz kar yok havalar da oldukça yumuşak sayılır,sabahları mevsimden dolayı güneş geç çıkıyor ama geceden başlayan yağmurun güzelliği sürüyor..


Sokaklar yaprak dolu olmasına rağmen benim bu güzel manzaralar karşısında çektiğim fotoğraf yukarıdaki görselden ibaret..aman ne güzel!..objektifinden bu mu koptu diyeceksiniz,evet bu koptu (yüzünü saklayan emoji).
Yaprak yaprak yaprak..rengarenk yapraklar ıslak yapraklar ve yağmur damlaları durmadan toprağı süslüyor doyuruyor.Belediye çalışanları değişik araç ve gereçlerle yapraklarla olan savaşlarını sürdürüyorlar çok şükür ki henüz tüm yapraklar dökülmedi.Havanın tazeliği insanı mest ediyor hem ılık bir hava var hem yağmur yağıyor,pencereleri balkon kapılarını sık sık açıp kahvemi içerken bu güzel ve tazelik aşılayan havadan keyif alıyorum..
Almanyadaki pencerelerin yüksekliği ne kötü diye düşünmeden edemiyorum.
İnsanlar pencereleri çocukların güvenliği için epey yüksekte tutmuş,güvenliği sağlamak için korkuluklar demirler de konabilirdi oysa ama ek masraf olur diye mi koymamışlar yoksa üşendiler mi pencereleri biraz daha aşağıya doğru çekmeye bilemiyorum..dışarısını görmen için mutlaka yüksek bir taburen olmalı veya ayakta durmalısın.
Balkona çıkma fikri pek iyi bir fikir değil çünkü malum yağmur yağdığı için ıslanabilirsin..
Bu hafta bu düşünceler ve daha bir çok fikirlerle geldi geçti..yaştan mıdır bu halim baştan mıdır bilemiyorum..
Ama bu durgunluk ve tutukluk anlamsız olmakla beraber beni üretmekten de uzak tutuyor.
Gelişigüzel yazmaya gayret ettim,yazamyışıma masanın yüksekliğini engel olarak da gördüm :)
İlahi yazamayan sensin bilgisayarın yüksekliği neden etkilesin ki senii der insan,demez mi ama işte,maksat bahane üretmek olacak ya,üretiyorum :)


Sevgiyle kalın,Allah'a emanet..





Yorum Gönder

13 Yorumlar

  1. Blog komşularınızı ve bloğunuzu, bitirdiğinizde de Uçurtma Avcısı yorumunuzu ihmal etmeyiniz ...

    YanıtlaSil
  2. Yazmak eylemi de öyle birşey ki insanın hem içinde coşan sular var, hem de o suları bastırma isteği.. Bu nedenle içimizden ne zaman gelirse, o zaman gerçek bir yazı yazmış gibi hissediyoruz. Bu geçiş dönemi hepimizde var, hava, su, insanlar, sesler ve daha bir dolu da sebebi.. Henüz ben de net bir çözüm bulabilmiş değilim ama sanırım akışına bırakıp kafayı kendimize takmadıkça biraz da olsa rahatlayabiliyoruz ya da ben kendimi buna inandırmak istiyorum, bilemedim şimdi.. ;) <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel ifade ettin kuzum,evet hem yazma isteği duymak hem bunu frenleme yolları aramak gibi oluyor bazen,blog yine de canımı pek sıkmıyor çok seviyorum bu alemi bana göre sığınmam için acılan kuytu bir dünya gibi insanı da güzel ama bir karışıklık var sanki ben de çözemedim:)

      Sil
  3. Evet ciddi biri olarak hissediyorum ama sandığınız kadar da diil ;)) Altında çok tatliş bişeyler de var ;)) Resimlerinize bayılırım hep, tasarımlarınıza da. Öğretmenlere hazırladığınız çerçevelere de vurulmuştum. Bu güzelliklerden hergün payımıza düşeni almayı umut ediyor, selam ve sevgiler gönderiyorum size...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ciddi ve ''normal'' olmak için epey çaba sarf etmiş biri olduğumu itiraf etmeliyim ve bu ciddi bir itiraftır !! :))
      Ama o kadar da soğuk denecek derecede ciddi değilim hele çocuklarla:)
      Kartlardan hazırlayıp gerçekten paylaşmak istiyorum ama fikrini söyleyen az olunca insan cesaret edmiyor bir de öyle zaman alan bir şey ki yapsam boşuna yapmış olurum hissine kapılıyor.
      Size sözüm olsun bu hafta bir şeyler tasarlayacağım,Cuma kartı kategorim epeydir yeni yayın görmedi ;)
      Sevgiler çok teşekkür ederim.

      Sil
    2. heyecanla bekliyor olacağım cuma gününü <3

      Sil
  4. Ah o haller ben de de fazlasıyla mevcut.Bir sürü yazı taslağım var.Sadece açıp, bakıp bakıp kapatıyorum.Okuduğum bloglara yorum yazmaya bile üşenir oldum.En sonunda kendime izin vermeye karar verdim.En azında şimdi kafam rahat.Akışına bıraktım.Kafa iznim bitince dönmeyi düşünüyorum :)) Siz de fazla kasmayın bence. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir yanılsama veya vesvese gibi bir şey olduğuna dair ciddi şüphelerim var :)
      Blog yazan ve bu işi yapmaktan keyif alan herkes blogdan kolay kolay uzaklaşamaz uzaklaşsa bile içi huzursuz olur,geçici haldir diye düşünüyorum.
      Havadandır :)

      Sil
  5. Zaman zaman benim de içine düştüğüm durum. Genel olarak yazmak gibi üretmek işi hayli meşakkatli bir süreç.

    Bir de şu var, içimizde bir yerde bir eleştirmen var herhalde yok olmadı yazma bırak der gibi bizi zorla mükemmel olmaya iten:)

    İşin doğrusu Devamlılık zor zanaat..

    Sitenin son hali de oldukça hoş ayrıca. Bloglamaya devam

    Selamlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aricamınki ve gerçekten mezın bir alandayız rahatlığı kimsenin dayatma yapamaması ama bazen de yazamamak tam da bunu gerektiriyor,itici bir güç.
      Şahsen bu gücü yorumlarda gördüğüm geri dönüşümden alıyorum.
      Teşekkür ederim.

      Sil
  6. Ben uzun zamandir kimseyi okumadim. Yorum bir yana.
    Ben de ciddi ve mesafeli oldugunuzu dusunmustum. Bir de kisinin kendi filtresi var elbette. Neyi nasil yasarsaniz yazin, okuyan kendisi gibi goruyor.

    YanıtlaSil

Yorumunuz en kısa sürede sevgi ve alaka ile cevaplandırılacaktır.
Yorum yaptığınız için teşekkür ederim.